Görülen odur ki; ‘şike soruşturması’ süreci içerisinde aylardır bir dediği diğer dediğini tutmayan ve baskı karşısında karar almaktan çekinen Türkiye Futbol Federasyonu(TFF) işine gelen konularda pekâlâ cesur davranabilmektedir. Yine görülen odur ki; cezalar illere ve takım renklerine göre değişik uygulanmaya devam etmekte, İstanbul’daki stadyumlarda edilen küfürler meşru hale getirilirken, ülke futbolunun geleceği için korkusuz davranan kulüpler her geçen gün yeni yeni sorunlarla karşılaşmaya devam etmektedir. Zaten Futbol Disiplin Talimatı’nın 58. Maddesi’ne dayanarak birkaç takımı küme düşüren ancak söz konusu maddenin ilgilendirdiği taraflar arasında bu defa yaygın medyanın ‘büyük’ diye tabir ettiği takımlar da olunca ‘Ne şiş yansın ne kebap’ mantığıyla hareket edenlerden, bundan pek de fazla bir şey beklenemez.

2010 Mayıs’ında elde ettiğimiz şampiyonluğun kendilerini ne kadar rahatsız ettiği her geçen gün daha iyi anlaşılanlara sesleniyoruz;

İstediğiniz cezayı verin!

Biz ve diğer Anadolu kulüpleri, siz ve sizin gibilere direndikçe kazanacak ve bu kazanç elbet bir gün, tıpkı 16 Mayıs 2010’da olduğu gibi sportif başarılarla taçlanacaktır.

Ve yine, Sivasspor maçında “Ertuğrul takımı sahadan çek!” diyerek ortaya sözlü bir tavırdan çok fiili bir tavır koymasını istediğimiz kulübümüze sesleniyoruz;

Gelin, bu ülke futbolunun geleceği ve futbolda adalet için ilk adımı hep beraber atalım.

Yeşilin yanındaki beyaz bu futbol düzenine fazla.. Gerekirse kaybı yaşanacak 3 puan yüzünden onurumuzla küme düşelim ama Galatasaray maçında sahaya çıkmayalım!

TEKSAS