"Uzun zamandan sonra basın toplantısı dışında bilgilendirme toplantısı yapmak istedik" diyerek sözlerine başlayan Güneş, "Geç de olsa tanışma toplantısı da diyebiliriz. Bugünkü yemeğimiz karşılıklı fikir alış verişinin olacağı toplantı yemeği olacaktır. Sporun sevgi, barış, kardeşlik ve yarış oyunu olduğunu unutmayalım. Kendi eksiklerini tatmin amacı değildir. Spor birleştiren bir değerdir. İnsanları bir araya getiren olgu olarak görüyoruz. Sporcu zeki, çevik ve ahlaklı olmalıdır. İşi tersten yapmak isteyenlere taviz vermemek gerekir. Bugün bunları yaşıyoruz. Bir sporcunun rakibi olmazsa kendisi hiçtir. Birbirlerini yok etmek için değil yarıştırmak için spor yapılır. Bugünkü toplantıda da herkesin bir fikri var, farklı fikirleri var, önemli olan bunlardan faydalanmaktır. Bu toplantıların iş olsun diye yapılmasını istemiyorum. Önemli olan farklı fikirleri değerlendirip ortak akıl içinde fikir çıkarmaktır. Bunun için plan program yapmak gerekir. Büyük başarılar elde etmek istiyorsak küçük adımları atmak durumundayız. Sahipsiz kurumların da sorumlusu olmaz. Günümüzün Türk futbolunda daha çok ön plana çıkıyor. Kulüp yapı ve uygulamaların değişmesinde fayda var. Kamuoyunu bilgilendirmek gerekir. Bu konuda açık net ve samimi olmaya çalışıyoruz. Konuları ötelemek ve üzerini örtmek doğru değil. Bu daha da kangren hale alıyor. Krizlerin bir kısmı kulüp içinde bazen gündeme getirilmesi geciktirilebilir. Kamuoyunu ilgilendiren konularsa paylaşılmasından yanayım" dedi.
"GÜVEN SIKINTIMIZ VAR"
Son dönemlerde sporda güven sıkıntısı yaşandığını belirten tecrübeli teknik adam, "Güven sıkıntımız var. Özellikle bu dönemde çok daha fazla yaşıyoruz. Daha çok dünü suçlayarak bugünü karalayarak yapıyoruz. Bunları yapmadan yarının planlarını yapabiliriz. Bunları söyleyenlerin de bazen zirveye çıktığını görürsünüz. İş hayatında da sosyal hayatta da olabilir. Herşeyi var ama insanların yüzüne bakacak yüzü olmayabiliyor insanların. Sokağa çıktığınız zaman yüzün temiz, yüreğin daha huzurlu oluyor mu önemli olan bu. Sevgimizi de çalışmamızı da arttırmamız gerekiyor. Sonuca göre davranmak yerine ilkeli ve sistemli çalışmalıyız. Sonuca göre davranmak ya günah keçilerini ya da kahramanları yaratıyor. Hesap görmek, kelle istemek başarı getirmez. Dün de yaşandı, geçmişte de yaşandı. Hep şahıslar üzerine konuşuyoruz ve ortak değerlerimizi kaybediyoruz. Sonuçlar üzerinden yol haritası çizildiği zaman bunları hep yaşayacağız. Mutlaka sonuçlar önemlidir, sistemlerin sonuca varması gerekir ama bunları yapıp sonuca varırsanız keyif verir. Sonuca giden yolu bilmek çok önemli. O zaman hayat boyunca başarılı oluruz. Sevgi, saygı hoşgörüyü kaybettik" şeklinde konuştu.
"HEP DESTEK OLDUNUZ"
Bursa basınının kendisine geldiğinden bu yana destek olduğunu ve yapıcı olmaya çalıştığını vurgulayan Güneş sözlerini şöyle sürdürdü:
"Geldiğimden beri hep destek oldunuz, yapıcı olmaya çalıştınız. Daha iyi Bursaspor yaratmak için, daha doğru işler yapılması için bu eleştirilerin yapıldığını düşünüyorum. Sizden dürüst ve yansız bir haber yapmanızı, haberi de silah olarak kullanmanızı doğru bulmuyorum, karşılıklı saygı sevgi zaten görüyorum ve devamını diliyorum. Kişilere değil ilkelere sadık kalarak yayın yapmanızı dilerim. Eleştiriyi geliştirmek için kullanmanızda benim için de yarar var. Sporun bir oyun olduğunu unutmayalım. Mesleğinize sahip çıkmanızı özellikle rica ediyorum."
"FUTBOLCULAR SANATÇIDIR"
Dün akşam Türkiye A Milli Takım'da kaleci Volkan Demirel'in sahayı terk edişiyle ilgili Güneş, "Bu konuların hepsinin açılması gerekir. İş yapanlar değil daha çok konuşanlar gündemde. Üretenlerin konuşmasından çok onları yönetenler çok konuşuyor. Öyle olunca da sıkıntı oluyor. Milli Takım'ın işleyişiyle ilgili fikir söylemek yerine genel konuşmayı seçtim. Orada da bu konuyu gündeme getirmiş oldum. Benden çok Fatih hocanın açıklama yapmasını bekliyorum. Belki de yeni bir spekülasyon olmasını istemedi. Özgür ortamların kaybolduğunu görüyorum. İnsanlar fikirlerini söylemeye çekiniyorlar. Zihinsel olarak ve fikir olarak da şiddetin var olduğunu düşünüyorum. Özgür ortamların olması gerekiyor. Söylediklerinizin toplumun psikolojik baskısıyla size silah olarak döndüğünü görüyorsunuz. Yanlış yapanın ceza çektiği bir ülke olursa bütün bunların düzeleceğini düşünüyorum. Ben çocukluğumdan bugüne kadar bu ülke bana çok şey verdi ve öğretti. Yaşamımı ona göre düzenliyorum. Bu sistemleri şikayet ederek yaşamak doğru değil. Ama konuları gündeme getirmek hakkımızdır. Yanlışlıklar sonunda bize zarar veriyor. Kirli su bize de bulaşır. Biz doğruları yapacağız. Ben kendi takımım için de doğruları yapmaya çalışıyorum. Dünkü olay başlı başına bir olay. Oyuncuya küfür edilmesini, hakaret edilmesini doğru bulmuyorum. Onlar sanatçıdır. Ortak değerdir. Onları korumamız gerekiyor. Onların da yerini bilerek ona göre sorumlu davranması gerekiyor. Milli Takım antrenörü olduğum zaman o takım benim değil hepimizindir. Bugün de öyle. Başında olduğumda da bizimdi bugün de bizim. O oyuncu beni temsil ediyor. Oyuncu karakteri olarak da, düşünce olarak da nasıl bir Türkiye olduğunu göstermeye çalışıyoruz" ifadelerini kullandı.
"MİLLLİ MAÇLARIN ANADOLU'DA OYNANMASINDAN YANAYIM"
Bir medya mensubunun "Milli takımın Anadolu'da oynamasına nasıl bakıyorsunuz?" sorusuna Şenol Güneş, " Öncelikle Fenerbahçe'nin sahasındaki maçta Galatasaraylı'nın yuhalanması, Galatasaray stadyumunda maç oynanırken Fenerbahçeli futbolcunun yuhalanması hiç doğru bir olay değil. Bu ülkenin, bizlerin ayıbı. Buna kim vesile oluyorsa hesap vermeli. Anadolu'da bu olaylar yaşanabilir. Önce suyu temizlemek lazım. Anadolu'dan maç yapılmasından yanayım. Oradaki insanlarında Milli Takımı görmesi lazım. Zaman zaman Bursa'ya gelindi. İzmir'de oynandı. Benim dönemimde Makedonya maçını Bursa'da oynamıştık. Adana, Mersin, Antep veya başka kentler olabilir. Ama bunu seyirciden kaçmak olarak yapmak yeni bir tehlikeyi getirir. Güç odakları oluşuyor. Bu doğru değil" dedi.
"MİLLİ TAKIM'A GİDEN OYUNCU MARKALAŞMALI"
Bir gazetecinin, "Bursaspor ilk defa bir resmi maçta 18'e 4 tane futbolcusunu soktu. Bu çocuklar eskiden de vardı. Milli Takım'a 4 oyuncu vermenin sırrı nedir?" sorusuna Güneş şu yanıtı verdi:
"Makamlar mevkiler gelip geçiyor. Kişiliğimiz karakterimiz kalıyor. Bursaspor kurulduktan 4 yıl sonra ben futbol hayatıma başladım. Küçüklüğümden beri Bursaspor'u biliyorum. Mesut, Ersel'li dönemler. Şahıslar önemli ama Bursaspor ile birlikte önemli. Bursaspor deyince Mesut, Ersel, Sedat akla gelir. Onun için bu değerleri asla unutmayalım. Kemal Batmaz, Sedat ile birlikte oynadık. Milli Takım'a oyuncu vermek önemli. Madem ki bu işi yapıyoruz en iyisini yapmalıyız. Milli Takım'a verilen oyuncu sayısı daha fazla olmasını istiyorum ve bekliyorum. Ama şu an için erken. Ben daha donanımlı gitmelerini isterim. Daha iyi olsalar gidip gelmelerini istemiyorum. Milli Takım'a giden oyuncu markalaşmalı. Şimdiki oyuncularımızın sorumluluğunun daha fazla olduğunu düşünüyorum. Davranış olarak da hem Bursaspor'a hem de Türkiye'ye katmalılar. Yetenekli bunu hakettiriyor. Sayıları doğaldır. Dün itibariyle olumludur ama daha yeterli değildir. Bizden gidebilecek yine oyuncu var. Biz gurur duyarız. Bu gururumuzu milli takımda olduğu kadar kendi takımımızda da görmek istiyoruz."
"MAALESEF GELENEK HALİNE GELDİ"
"Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım'ın çıkışı pazartesi günü oynanacak maçta hakemler üzerinde baskı oluşturur mu?" sorusunu Şenol Güneş şöyle yanıtladı:
"Maalesef bu gelenek haline geldi. Bu tip baskılar geçen maçlar üzerinden gelecek maçlar için yatırımdır. Güç gösterisidir. Sizin gücünüzü iyi kullanmanız herkes için önemli olan. Seyirci, ekonomi, sosyal, lobi, taraftar, kulüp gücünü yanınıza alabilirsiniz ama yarın bunların hepsi gidebilir. Ben bugün Bursaspor unvanıyla konuşuyorum. Benim unvanım başkaları üzerinde baskı kurmamalı. Allah bunu bana göstermesin. Çünkü o vicdan rahatsıuzlığı ile yaşayamam. Hakemler baskı altındalar. Güvensizlik içerisindeler. Bunun devam ettiğini düşünüyorum. Son hadise şık olmadı. Kulüpler birliği toplantısındaki açıklamayı doğru bulmuyorum. Hiç ona gerek yok. Gereğini yapacaksınız. Basarsın, basamazsın söylemleri çok çirkin. Gündeme gelip de bir daha onun üzerine toplantı olmaz. Yanlış söylem olduğu söylediğimiz kişiyi güçlendirir ve öyle de oldu. Öyle de oldu. Dediğiniz doğru. Bu bir sonraki maça yatırım yapmaktır. Hakemlerimizin, insanlarımızın bu tip baskılar karşısında ezilmemesi gerekiyor. Sezon başından beri 9 maç oynadık. En az 9 penaltımız vardı. Maç yönetiminde baskı altına alındığımızı düşünüyorum. Son maçta da penaltı vardı. Hakemlerin maçın gidişiyle ilgili takdir haklarını kullanmasıyla ilgili söylüyorum. Bunun da dış baskılardan olduğunu düşünüyorum."
"SADECE PASSOLİG İLE İLGİLİ DEĞİL"
Passolig ile ilgili düşüncelerini söyleyen Güneş, "Taraftarımızla ilgili Sivasspor maçında hissettiğimi söyledim. Sinerji tribünden sahaya yansıdı. Bunu yapmaya çalışıyoruz. Tribün devreye girince oyuncu devreye girer. Sonra bizim bir şey yapmamıza gerek kalmıyor. Seyirci azlığı var. Ama sadece bu Passolig ile ilgili değil. Etkilidir doğru, fişleme olayı bir sürü şey söylendi. Burada asıl yapılmak istenen, sahaya gelen iyi seyirciyi çoğaltılabilir mi? Yanlış yapanı da dışlamak. Bu görüntü o görüntü değil. Hem Bursa'da, hem Türkiye'de Bursaspor taraftarının iyi olarak gösterilmesini isterim. Bu gücümüz var bizim. Taraftarımızın o kalitesi var. Bir kısım taraftar çıkar grubu olabilir, onlar kavgalarını devam ettiriyor olabilir. Ben burada o kavgayı görmedim. İş sahibi olan Bursaspor taraftarı var. Bize destek olmalarını bekleriz. Sayının çoğalacağını düşünüyorum. Bir çok sebebi var. Geçmişte yaşanan hadiseler, futbola zarar verilmesi, bu işin yapanların sahaya gidip gelirken rahatsızlıkları, ekonomisi, bir sürü şey var. Sadece Passolig demek doğru değil. O adım atılırken diğer adımlar düşünülmedi. O işi yönetenlerin bu konuda emek verdiğini düşünmüyorum. Kulüpler Birliği toplantı yaptı bu konuyu gündeme getirmediler. Biz seyircimizi arttırıp üstünlük sağlarsak Bursa şehri olarak da yaptırım gücümüz olur. En büyük lobi gücü taraftar gücüdür. Beşiktaş, Fenerbahçe, Galatasaray, Trabzonspor'u öne çıkaran sahiplenme duygusudur. Kızgınlık, kırgınlık olabilir. Endişeler de olabilir. Benim de Passolig kartım var ama daha maç gitmedim nasıl girildiğini de bilmiyorum.
"BİZ YOL GÖSTERİRİZ"
Ozan Tufan ile ilgili ise Şenol Güneş şunları söyledi:
"Biz rehberiz. Biz yol gösteririz. Her şeyi kendileri yapıyorlar. Bizim görevimiz onlara yol göstermek. Eleştiri yaparken de yol göstermek. Daha iyi olmasını istiyorsun ama biri kulağını çekiyor biri de kulağına söylüyor. Tabii söylemek yetmez. Anlatılır, gösterilir, yapılır. Böylece oyuncu çok şey alır. Nice oyuncular kayboldu. Daha yolun çok başında. 3-4 sene öğrenmeye ihtiyacı var. Yarışma dönemine, sorumluluk verme dönemine daha var. Şu anda A takımda oynuyor belki yarın oynamayabilir. Hepsini normal karşılayacak. Sıkıntıları da görecek. Herşey güllük gülistanlık olmaz. Biz onlara yardımcı olacağız. Kendisi öğrenmeye ve gelişime açık. Şu anda ne parayı, ne transferi düşünecek. Sadece oynamayı düşünecek. Genç bir oyuncuya büyük para verdiğiniz zaman ne yapacağını şaşırıyor. Parayı düşünürse oynayamaz. Üretimi yapacak. Pazarlamayı bırakacak. Daha ilk gün pazarlık yapıyorsan kulüpte sen futbolu değil başka şeyi düşünüyorsun demektir."
"FUTBOLDA PATRONLAR VAR"
"Geldiğiniz günden bu yana Bursaspor açısından saha içinde ve saha dışında işler nasıl gidiyor?" sorusuna tecrübeli teknik adam, "Gerçekleri inkar ederek konuşmak doğru değil. Ötelemeyi de, saklamayı da istemem. Ama sorunlar varsa açıkça paylaşırım. Türkiye'de genel olarak kulüp yapılarında sıkıntı var. Sezon başlarında hovardaca harcamalar olur. Daha sonra o sıkıntıyı halledemez hale düşüyoruz. Paramız yok bir de bunu yapıyorsak o zaman daha tehlikeli. Futbolda patronlar var, kulüp başkanları yok. Bu zihniyetle yönetiliyor. Bu düşünceyi kırmak kolay değil. Bizim için bakarsak, bir çok kulüpte primler dahi verilmiyor. Bizde aksama yok. Ama şu an itibariyle sıkışma oldu, bu sıkışma atlatılabilirse kulübün geleceği aydınlık. Başkan uğraşıyor inşallah halledecek. Oyuncuların da bu konuda özverileri var. Bu para zaten alacakları para. Bunu düşünecekleri yerine futbolu düşünmeliler. Bunu halledebilirsek büyük sorunumuz yok. Onun dışında bir olayımız yok. Saha içiyle ilgili, 23 tane oyuncunun birbirine yakın olmasından yanayım. Şu an onu tam sağlamış değiliz. Elimizde bir 11 var. Genç oyuncularımız da var. İhtiyaç ve takımın durumuna göre hareket ediyoruz. Orta sahada 3-4 oyuncumuz uyum olarak iyi. Her geçen gün daha iyiye gidiyorlar. Defansif olarak yüzde yüz değilse bile onu da yapmaya çalışıyoruz. Takım blokları arasında mesafe aldık. Çok fazla pozisyona girip gol atamıyorduk onda mesafe aldık ama yine de eksiğiz. Erciyesspor maçında pozisyon vermeden gol yedik. Savunma ve hücum anlayışında topu kullanma olarak iyiye gidiyoruz. Traore benim için çok değerli bir oyuncu ama onu çok kullanamadık. Çünkü orta sahadaki oyuncularımız iyi oynuyor. Holmen alternatif oyuncu olarak iyi işler yapıyor. Forvette Bakambu ve Fernandao'yu değerlendiriyoruz. Enes son maçta daha iyiydi. Kupa ve lig maçlarında değişimli oynayacağız. Tekniği iyi bir oyuncu ama sert oyunculara karşı sıkıntısı var. Onun dışında karakteri ve çalışması olumlu. Devre arasında takviye olarak eldeki oyunculara bağlı. Şöyle söyleyelim; dört tane kalecimiz var. Belki 1-2 tanesi gitmesi gerekir. O zaman kaleci almamız gerekebilir. Hiç ilgisi olmayan bir şey söylüyorum.. Sol bekimizde Aziz var, Emre var, bir başkası olabilir. Türk oyunculara öncelikle bakıyoruz. Bulabilmek biraz zor. Herkes bunları istiyor. Forvette Bakambu tarzı futbolcu olabilir. O da bize artı katar. Eldeki oyunculardan da çıkarabiliriz. Onlara da haksızlık yapmak istemiyorum" cevabını verdi.
"BÜYÜK KULÜP OLMAK KOLAY DEĞİL"
"Ligde oynadığımız maçlarda düşüncemizi koyup, karşılığını alınca mutlu olduk. Volkan gibi bir oyuncu sonradan oyuna girerek katkı sağlayabilir. Holmen ve Traore de böyle oyuncu. Oynayan oyuncu ile oynamayan oyuncu arasında fark olmamalı. Sezon başında Aziz Eraltay ve Ozan Tufan'ı bilemiyorduk. Zamanla gördük. Biz mağlup olduğumuz maçlarda takımın gelişmesinden memnun olduğumu belirtmiştim. Hatta o dönemde takımın kötü oynadığını söyleyen varsa hainlik eder demiştim. Ama sonuca bakarak yorum yapanlarda kendilerince haklı. Mersin maçı bizim için kolay giden puandı. Beşiktaş maçındaki 1 puan kayıptı. Eskişehirspor maçında puan kaybetmemize rağmen çıkışımız vardı. Biz 7 puan kayıpla gidiyoruz. Bazen büyük takımlara bakarsınız kötü oynayıp maç kazanırlar. Biz henüz o aşamada değiliz. Örneğin Erciyesspor maçında o tempoda rakibin gol atacağını hiç düşünmüyordum. Bir dalgınlık ile gol yedik. Baskıda yememiştik. Tüm bunları yaşayan bir takım olarak büyüyoruz. Tek sıkıntımız. Biz iyiyiz yeter. Bunu dememeliyiz. Rakipler bize karşı farklı oynuyorlar. Erciyesspor 1 puan aldığı için mutlu oldu. Hem iyi oynayıp hem kazanacağız. Fenerbahçe maçı farklı olacak, Başakşehir maçı farklı olacak. Futbolcularımız buna karşı hazırlıklı olmalı. Takımın olumlu gidişi beni mutlu ediyor. Büyük takım olmak kolay bir şey değil. Bu bir günde olmaz. 6 ay, 1 sene sonra bu takımın iyi bir kadrosu olacağını düşünüyorum. Bu takım dalgalanacak. Belki içinde bazı oyuncular değişecek. Bu bana değil oyunculara bağlı. Önemli olan bu düzenin devam etmesi. Tepecikspor ve Balıkesirspor maçındaki oyuna baktım. Kimin oynadığı değil ne oynadığı önemli. Ben buraya bir şeyler katmaya geldim. Bunu yaparsam mutlu olurum.
ALTYAPI
"Altyapı sorumlusu Mesut Hoca ve diğer antrenörlerimiz ile beraber toplantı yaptık. Oyuncu fikirlerini alıyoruz. Furkan ve Ertuğrul'un U21 takımımızda forma giymelerini istiyorum. Altyapıdan kendi iç bünyemizde olan oyuncuları almak bizim için çok büyük bir olay. Hele yarışan bir takım. Oyuncunun önünü açıyorsunuz ve altyapıdaki öğrencilerin idollerini oluşturuyorsunuz. Şu aşamada A takım içinde gençlerimiz var. Furkan kendine çok güveniyor. Takım içinde öne çıkmasına rağmen o mevkii de fazlalık var. Kendisine şans veremiyorum. Alttan şuanda alacağımız oyuncular hakkında hocalarımızdan alacağımız rapora göre hareket edeceğiz"