Mevcut fotoğraf gösteriyor ki Bursaspor'da başkanlık yarışı önümüzdeki süreçte hayli kızışacak.
Bu gayet normal.
Seçme ve seçilme hakkına sahip her genel kurul üyesi kendine ve ekibine güveni-yorsa başkanlığa adaylığını koyabilir. Ancak, bu adımlar atılırken herkesin dikkatli davranması, örf ve adetlere de uyması gerekir. Sonuçta görev başında vefat eden şampiyon bir başkanın koltuğuna oturulacak.
Bunu niye mi yazıyorum?
İşte nedeni...
Sadece Bursaspor camiasının değil, Türk futbol kamuoyunun yas tuttuğu günlerde Bursaspor yönetiminde yaşanan olaylar insanı çileden çıkarır nitelikte. Bursasporlu teknik heyet ve futbolcuların hatta ve hatta taraftarların travmatik bir maça hazırlandıkları dakikalarda Özlüce Tesisleri'ndeki başkanlık odasında kimsenin tasvip edemeyeceği olaylar meydana geldi.
Az önce de belirttiğim gibi herkesin adaylığını açıklama hakkı var. Bu durum mevcut yönetimdeki üyeler için de geçerli. Fakat yönetimde merhum Başkan İbrahim Yazıcı'nın anısına saygı derseniz, işte o yok.
Üç ya da dört üyeyi tenzih ederek söylüyorum, cenaze töreninde dökülenler timsah gözyaşlarıymış.
İşte kanıtı...
Herkesin genel kurulla ilgili tarihin açıklanmasını beklediği dakikalarda Bursaspor Yönetim Kurulu toplantısında 'acı' kelimesinin 'hafif' kaldığı olaylar meydana geldi.
Başkan İbrahim Yazıcı'nın anısına makamına yerleştirilen fotoğrafının yerinden kaldırılmaya çalışılması, "Ölenle ölünmez, biz işimize bakalım" şeklindeki sözler, "Kral öldü, yaşasın yeni kral" der gibi "Başkanlık 2. Başkanımıza yakışır" diyerek ayağa kalkıp alkışlamalar insanlığa yakışmadı.
Allah'tan bu durumu kabul etmeyen üç yönetici tepkilerini gösterdi ve yönetim kurulu toplantısını terk eti.
Kim mi onlar?
Selçuk Eren, Recep Aydın ve İrfan Koç...
Bu üçlü odayı terk etmeden önce de merhum Yazıcı'nın resmini kaldırmaya teşebbüs eden, alkış tufanını kopartan yöneticilere de (adları bende saklı) tepkilerini en sert şekilde verdi. Yazıcı'nın resmi yerinde kaldı.
İbrahim Yazıcı'nın daha yedisi çıkmadan koltuk sevdasına düşülmesinin, onun hatırasını hiçe sayıp ölenle ölünmez sözlerinin ve toplantı odasında alkış tufanının kopmasının kelimelerle izahatı var mıdır?
Bu zihniyetteki insanlar, genel kurulda başkanlığa seçilir, belki altı ay belki de yıllarca o koltukta oturur ama o kaldırmaya çalıştıkları resmin peşinden onbinler sel olur akar gider.
Aralarındaki fark işte bu...
Bursaspor Yönetim Kurulu'nun açıklaması
15 Mayıs 2013 tarihinde Bursa Hakimiyet Gazetesi'nde Süha Gürsoy imzalı olarak yayınlanan köşe yazısında, merhum Başkanımızın aramızdan ayrılışının ardından ikinci kez yaptığımız toplantının mahiyeti konusunda yazılanlar, hem gerçek dışı, hem de gerek büyük Başkanımızın manevi şahsiyetini, gerekse onun dava arkadaşları olarak bizleri son derece üzmüştür.
Toplantıya katılan Yönetim Kurulu Üyelerini, henüz yas tutarken ve büyük kaybımızın acısını yüreğimizde hissederken, başta kongre süreci olmak üzere, başkan adaylığı gibi hassasiyet gerektiren konuları fütursuzca konuşacak kadar, maneviyattan uzak birileri olarak kamuoyuna göstermeye çalışan Süha Gürsoy'u esefle kınıyor, kendisinin bu tavrını başta merhum Başkanımıza ve geride bıraktığı gözü yaşlı camiaya yapılmış bir saygısızlık kabul ediyoruz.
Büyük Bursaspor camiası bilsin ki, ne söz konusu o toplantıda, ne de bundan sonraki süreçte, Başkanımızın bize bıraktığı emaneti muhafaza etme noktasında en küçük bir anlaşmazlığımız ya da sürtüşmemiz yoktur.
Aksine o toplantıda, bütün Yönetim Kurulu Üyelerinin, üslup, seviye ve Başkanımızın manevi şahsiyetine saygı hususunda gösterdikleri özen ve dikkat gündeme getirilmiş, bu sebeple hepimizde oluşan yüksek duygular ve hüzün nedeniyle bir minnet ifadesi olarak, büyük Başkanımızın huzurunda onu sessizce alkışlama ihtiyacı hissedilmiştir.
Aramızda bırakın Başkanımızın resmini kaldırmaya cüret etmek, onu aklından bile geçirecek kimse yoktur.
Dolayısıyla söz konusu köşe yazısındaki yalan beyan ve yorumların hangi amaca ya da kime hizmet etmek için kaleme alındığını, sanıyorum bizimle birlikte bütün Bursaspor camiası merak etmekle birlikte, henüz acımız tazeyken yaratılmaya çalışılan bu suni kriz ortamının, bizce, Bursaspor'un menfaatleri dışında bütün şer odaklarına hizmetten başka bir hedefi olamaz.
Büyük Bursaspor camiasına saygılarımızla...
Bursaspor Yönetim Kurulu"
Süha Gürsoy'un ikinci yazısı
Bu satırlar Bursaspor Yönetim Kurulu'nun şahsıma ve çalıştığım kuruma dün kaleme aldığım yazıyla ilgili verdiği yanıt...
Bu yazı da Bursaspor Yönetimi'nin bir bölümüne cevap değil, Bursasporluluk ruhunu içinde hissedenlere yapacağım bilgilendirme...
"Vakıfköy Kocaman bir çiftlik halinde" diye yazıyordum ama durum gösteriyor ki merhum Başkan İbrahim Yazıcı aramızdan ayrıldıktan sonra da Özlüce Tesisleri bir Bölük'ün karargahı olmuş...
Resmi internet sitesi ve Bursaspor TV keyfi kullanımlara geçmişteki gibi yine açılmış...
Ortaya çıkardığım ve Bursaspor tarihine kara bir leke gibi düşecek toplantıda tepkilerini dile getiren Bursasporlu Yöneticiler, dün sırf bu yalanlamayı yapmak için oluşturulan tutanağa imza atmayarak kararlı tutumlarını sürdürdü. Yani yönetim Kurulu bu yazıyı kaleme alırken yine bir birliktelik sağlayamadı. Bütünlükten kimse bahsetmesin...
Sadece tepkilerini koyabilenler İbrahim Yazıcı gibi dik durmayı başarabildi.
Sözlerinin arkasında durdu ve durmaya devam etti...
Önceki yazım biraz eksik kalmış, detaylara girmekte fayda var.
Genel Sekreter İlhan Uslu, özel sebeplerden dolayı toplantıda yer almadı. Toplantıya geç kalan bir yönetici cenaze evi niteliği taşıyan toplantı odasına girdiğinde masada boş koltuğun kalmadığını gördü. İşte burada da tartışmaların odak noktası haline gelen harekete imzasını attı. Gayri ciddi sarf ettiği sözleri de aynen şöyle: "O zaman şu resmi kaldıralım da oraya ben oturayım"
Bahsettiği resim İbrahim Yazıcı'nın makamına konulan resmiydi...
İş bununla da sınırlı kalmadı...
Cenaze evi niteliği taşıyan toplantı odasında yalanlansalar da başkan adaylığı dile getirildi. Hem de kulübün 2 numaralı koltuğunda oturan kişi tarafından...
O kişi açıkça üyelere, "Ben bu göreve talibim arkadaş" dedi.
Bunun üzerine de yönetimin renkli siması ayağa kalktı ve eline tutuşturulmuş kağıttan aynen şu cümleleri okudu:
"Hüseyin Silahçı ikinci başkandı, başkan oldu. Fikret Üstenci ikinci başkandı, başkan oldu. Ali Karasu ikinci başkandı, başkan oldu. Demek ki teamüller böyle. Ben de sizi medeni cesaretinizden dolayı kutlarım. Arkadaşlar sizi yeni başkan adayımızı alkışlamaya davet ediyorum"
İşte bu noktada koptu o camiaya yakışmayan alkış tufanı...
Bu yazıda da isim belirtmemekte kararlıyım. O kişiler elbet bir gün kendilerini zaten ilan edecek.
Çalıştığım kurumu ve şahsımı hedef alan bölüme gelince...
Kuruluşu neredeyse Bursaspor'la yaşıt olan Bursa Hakimiyet'te basın meslek kurallarına bağlılık ilke edinilmiş, bugüne kadar hiçbir kirli işe bulaşılmamış, kimsenin çıkarları doğrultusunda haber yapılmamıştır.
Şahsımla ilgili olarak da 17 yılı geride bıraktığım meslek hayatımda, kimsenin adamı olmadım, kimseye de hizmet etmek için yazı kaleme almadım. Bu böyle biline...
Toplantı odasındaki rezalete tepkilerini dile getirenleri tenzih ederek yazıyorum.
Bursaspor Kulübü, kişisel egolarınızı tatmin edeceğiniz ne bir kocaman çiftlik ne de bir bölüğün karargahı...
Bursaspor bu kentin en büyük ve en değerli markası...
Er meydanı da genel kurul...
Terziye gitmenize gerek yok, boy ölçüsü genel kurulda alınıyor...
Denemek ya da denememek elinizde...
Tabii ki ezilmemek şartıyla...